İnsan, yer yüzündeki en karmaşık varlıklardan biridir. Oldukça basit bir davranışının altında dahi, kişinin geçmiş öğrenmeleri, anlık duygu durumu, o an yaşadığı mod, doğuştan getirdiği özellikler, bilişsel süreçleri gibi çok karmaşık faktörler gizlidir.
Ancak bu faktörler, davranışı sergileyen kişi tarafından çok ta kolay şekilde fark edilmez, hatta çoğu zaman bir davranışı sergilerken, o davranışı geliştiren süreçleri değerlendirmeyiz bile...
Yürüme eylemini örnek alalım; yürümek için önce bir amaç belirleriz, hedef koyarız, sonra o hedefe ulaşmak için ayağa kalkar ilerleriz, acelemiz varsa hızlı hızlı yürürüz, vaktimiz varsa biraz daha ağırdan alabiliriz, o an sinirliysek kollarımızı hızlı bir şekilde sağa sola sallayarak yürürüz, kafamızı meşgul eden bir şey varsa veya depresif hissediyorsak, çevremizde olup bitene dikkat etmeden, dalgın bir şekilde yürürüz. Görüldüğü gibi, basit bir yürüme davranışını, içinde bulunduğumuz koşullar, ruh halimiz gibi farklı faktörler etkileyebilmekte, yürüme şeklini çeşitlendirebilmektedir; ancak biz, yürüme eylemini ne şekilde gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, sadece eyleme ve eylemin sonucuna odaklanırız. Örneğin, dalgın bir şekilde yürürken "şuan kendimi mutsuz ve depresif hissediyorum, bu yüzden yanımdan geçen insanlara ve çevremde olup bitenlere dikkat etmeden, dalgın ve yavaş bir şekilde yürüyorum" diye düşünmeyiz. Sadece dalgın bir şekilde yürür ve varmayı amaçladığımız noktaya ulaşıp ulaşamadığımıza odaklanırız.
Başka bir örnek; kendinizi bir bankada, sıra beklerken hayal edin; eğer sıra bekliyorken "neden tek vezne çalışıyor, başka çalışanı yok mu bu bankanın, sıra hiç ilerlemiyor!" diye düşünürseniz, büyük ihtimalle kendinizi öfkeli hissedersiniz. Öfkeli hissettiğinizde, agresif ve iletişime kapalı davranma eğiliminiz artar, hatta beklerken belki söylenebilir, hatta belki biriyle tartışma yaşayabilirsiniz. Ancak aynı bankada, aynı koşullarda, aklınızdan "Önümde daha çok kişi var, bende, telefonumla uğraşarak -ya da başka herhangi bir şey yaparak- vakit geçireyim " diye düşünürseniz, muhtemelen kendinizi öfkeli hissetmeyecek ve agresif davranma eğilimi göstermeyeceksiniz. Sıra bekleme davranışını değerlendirme şeklimizin, ruh halimizi nasıl etkilediğini görebiliyor musunuz? Ruh halimiz de davranışımızı etkiler. Davranışımız fizyolojik tepkilerimizi.... Bu bir zincirdir ve bu zincirin halkaları, birbirleri ile yakından ilişkilidir. Bunu şu şekilde özetleyebiliriz;
Bu beş faktör, davranışlarımızı doğurur ve sonuçlarını çok ciddi şekilde etkiler. Örneğin, kişinin kendisini depresif hissetmesi, içinde bulunduğu çevre koşulları ile, o çevre koşullarını değerlendirme şekli ile, bu değerlendirmeye bağlı olarak sergilediği davranışları ile ve bu davranışlara bağlı olarak geliştirdiği bedensel tepkileri ile yakından ilişkilidir. Somut bir örnek üzerinden gidecek olursak, üniversite sınavına hazırlanan bir lise son sınıf öğrencisini düşünelim. Bu öğrencinin etrafında yoğun bir çalışma temposu vardır. Bu çalışma temposunun yanı sıra, bu öğrencinin içinde bulunduğu gelişimsel dönem gereği yaşadığı bir kimlik çatışması, kafasında dolaşan " ben ne olacağım, gelecekte beni ne bekliyor?" soruları... Bunlar bir insan için ciddi stres kaynaklarıdır. Bu stresli çevre koşulları içinde lise son sınıf öğrencisi, "ben sınavı kazanamayacağım, başarılı olamayacağım, sınavı kazanamazsam hayatım biter, mahvolurum, iyi bir geleceğim olmaz" vb. düşünceler içine girerse ruh hali kaygılı ve depresif olacaktır. Bu ruh hali neticesinde göstereceği davranış, ders çalışmama olurken, bedensel tepkileri, depresif duygu durumuna bağlı olarak, aşırı uyuma ya da uyuyamama, yapmaktan keyif aldığı şeylere karşı ilgi azalması, içe kapanma, kaygılı duygu durumuna bağlı olarak da, sınav öncesi hızlı kalp çarpıntısı, nefes alış-verişinde hızlanma, göz bebeklerinin büyümesi şeklinde kendini gösterecektir. Tüm bu durumların sonucu ise, hem kaygılı duygu durumuna bağlı olarak hem de ders çalışmama davranışına bağlı olarak, sınavda başarısız olma şeklinde kendisini gösterir. Ancak aynı stresli çevre koşulları içinde, aynı üniversite öğrencisi " düzenli ve planlı bir şekilde çalışırsam, başarırım" şeklinde düşünürse, kendisini depresif ya da kaygılı hissetme ihtimali düşüktür. Dolayısıyla bu düşüncenin doğurduğu davranış, düzenli olarak çalışmak olacaktır. Bedensel tepkilerinde ise ciddi bir değişiklik olmayacaktır.
İçinde bulunan çevresel koşulların, düşüncelerin, duygu durumlarının, davranışların ve bedensel tepkilerin birbirlerini nasıl etkilediği görebiliyor musunuz?
İşte tüm bu faktörler, davranışı doğuran ve sonuçlarını etkileyen başlıca elementlerdir. Daha öncede bahsettiğimiz gibi, biz, davranışlarımızı sergilerken, yalnızca eyleme ve eylemin sonuçlarına odaklanırız. Oysa davranış değişikliği için, o davranışın altında yatan faktörlerin irdelenmesi gerekir. İşte psikoloğa tam da bu noktada ihtiyaç duyulur. Psikolog, size rahatsız olduğunuz davranışlara neden olan çevresel koşulları, bu çevresel koşulları değerlendirme şeklinizi, bununla alakalı duygu durumunuzu ve tüm bu durumlara bağlı gösterdiğiniz fiziksel belirtileri anlamanıza ve bunları nasıl değiştirebileceğiniz konusunda size yardımcı olur.
Psikoloğun görevi, rahatsız olduğunuz durum ya da davranışların, değişimi için size yardımcı olmaktır.